Sizin hiç beyninizin içinde, düşünceleri mantıksızca durmadan döndürüp durduğunuz oldu mu? Bir zorluk ya da sıkıntı yaşadığınızda o durumla ilgili gerçekleşmesi muhtemel olmayan, en kötü senaryoyu düşündüğünüz oldu mu?
Tanıdık geldi mi? Muhtemelen. Çünkü biliyoruz ki bunu pek çok kişi yapıyor.
Üstte tarif ettiğimiz düşünce yapısına felaket tellallığı ya da katastrofik düşünce şekli diyoruz. Adı ne olursa olsun hepimizin hayatının bir döneminde ya da bazılarımızın sık sık kendini içinde bulduğu bir tuzak. Kendimizi yeme hali de diyebiliriz.
Bir önceki yazımda, felaket tellallığı tarzı düşünce yapısının ne olduğundan, bunun bizim stres seviyemizi nasıl yükselttiğinden ve harekete geçmemizi nasıl önlediğinden ya da yanlış aksiyonlar almamıza sebep olduğundan bahsetmiştim. Eğer okumadıysanız, öncelikle “Endişe Size Ne Yapar?” yazımdan başlamanızı öneririm.
Şimdi gelin, bu sağlıksız düşünceye bizi sürükleyen sadece biz miyiz yoksa başka tetikleyiciler de var mı ve felaket tellallığından kurtulmanın rezilyant yollarından bahsedelim.
Endişeleri Ödünç Alıyor Olabilir Misiniz?
Bazılarımız çeşitli nedenlerden felaket tellallığı (katastrofik) düşünce yapısına daha yatkın, bazılarımız bu tuzağa daha sık düşüyor. Ama acaba bu tuzağa düşmemize neden olan endişelerinizin kaçı size ait? Hepsi mi? Emin misiniz?
Endişeleri, bazen birilerinden ödünç alıyor olabilir misiniz? Kendi içinden çıkamadığı endişeleri başkaları size yüklüyor olabilir mi? Şimdilik maalesef sizin cevaplarınızı duyamadığım için bu soruları burada ben cevaplamaya çalışacağım.
Bu Endişelerin Kaçı Gerçekten Size Ait?
Bazen aslında kendimizin olmayan bir endişeyi, farkına bile varmadan bir başkasından alır ve kendi endişemiz haline getiririz. Endişeyi aldığımız kişiler ebeveynlerimiz, arkadaşlarımız, eşimiz ya da iş arkadaşlarımız olabilir.
Diyelim ki işyerinizde bazı değişimlerin olduğu bir dönemden geçiyorsunuz. Belirsizliğin olduğu bir dönem. Belki şirketiniz başka bir şirketle birleşiyor belki de üst yönetimde bir değişiklik oluyor ya da sektörünüzde kriz var. Bu dönemlerde herkeste endişe yükselir ve varsayımlar çoğalır. Bir iş arkadaşınız size gelip “Son gelen maili gördün mü? Haftaya bölüm toplantısı yapılacakmış, herkesi çağırıyorlar. Kesin bizim bölümü kapatacaklar. Buna hazır ol” dedi. Siz bu konuda hiçbir endişe taşımazken, birden iş arkadaşınızın endişesini yüklendiniz ve başladınız felaket tellallığı (katastrofik) düşüncelerine. Ne oldu? Muhtemelen toplantıya kadar olan bir haftalık süreçte işinizi yapmak bile içinizden gelmedi, her akşam yatağa gidip, saatlerce uyuyamadınız ve “bizim bölüm kapanırsa ben ne yaparım” diye olabilecek en kötü senaryoları düşünüp durdunuz ve stres oranınızı her geçen gün yükselttiniz. Peki bu gerçekten sizin endişeniz miydi? Hayır. Ama bir süre sonra sizin endişeniz haline geldi.
Belki toplantı sonunda bölüm kapanmasıyla ilgili hiçbir şey olmadığını öğrendiniz ama bir haftanız tamamen stresle geçti, gitti. Belki de gerçekten bölümünüz kapanıyor. Bu katastrofik düşüncelerin size çözüm bulmakta yararı oldu mu peki? Hayır. Rezilyansın çok üzerinde durduğu konuların başında kontrol edebileceğimiz şeylere odaklanmak gelir. Bölümün kapanması sizin kontrol edebileceğiniz bir konu değildir ama bu durumda nasıl aksiyonlar alabileceğiniz sizin kontrolünüzdedir.
Siz Endişeli Olmadığınız Için Hiç Eksiklik Hissettiniz Mi?
Bir başka durum da eksiklik hissedip, başkalarının endişelerini aldığınız durumdur. Herkesin çok endişeli olduğu bir durumda endişeli olmadığınız zaman kendinizi garip, izole edilmiş hissedebilirsiniz. Mesela Covid-19 virüsü nedeniyle herkes market raflarını boşaltırken siz bunu yapmadığınız için kendinizi eksik hissedip, siz de bu endişeyi istemeden de olsa üzerinize aldınız mı? Covid-19 virüsü nedeniyle Avrupa’da birçok ülkede tuvalet kağıdının bulunamaz hale gelmesi tam da bu nedenledir.
Veyahut çocuğunuzun okul whatsapp grubundaki ebeveynler, çocuklarının ödev ve sınav durumunun çok içinde olduğunda kendinizi ilgisiz bir anne/baba gibi hissettiğiniz oldu mu? Bu durumda düne kadar “Ödev çocuğun sorumluluğudur.” diyen siz, çocuğunuza gidip ödevinde yardımcı olmayı teklif ettiniz mi?
Demek istediğim, çeşitli sebeplerden endişelerin kaynağı size ait olmadığı halde birilerinden ödünç alabilirsiniz. O zaman içinizde büyüyen bir endişe hissettiğiniz zaman bir an durun ve bakın, acaba bu endişe gerçekten size mi ait? Yoksa iş arkadaşınıza, eşinize veya başka birine mi ait?
Bu endişelerin aslında kendi endişeleriniz bile olmadığını farkettiğiniz zaman zaten büyük ihtimalle çoğundan kurtulacaksınız ya da buna uygun bir aksiyon alıp, bu endişeleri en başından ödünç almamaya başlayacaksınız.
Peki Kendinize Ait Endişelerden Nasıl Kurtulursunuz?
Penn Üniversitesinin rezilyans çalışmaları kapsamında bunun için gösterdiği bir yöntem var. Bunu özellikle koçluk çalışmalarımda kullandığım durumda çok güzel çıkış yolları sağladığını gördüm. Ancak sizler de bunu kendinize koçluk yaparak uygulayabilirsiniz.
Aşağıdaki şekil ile size bunu daha kolay açıklayabileceğimi düşünüyorum.
Katastrofik Düşünme İle Mücadelenin Dört Adımı
Eğer kendinizi endişeniz yüksek, katastrofik bir düşünce tuzağının içinde bulduysanız bununla mücadele etmek için üstteki adımları kullanabilirsiniz. Nasıl mı?
Örneğin, “... için endişeli olacağım ve muhtemelen elim ayağıma karışacak.” dediniz. Sorun kendinize “Bunun için ne yapabilirim?” (Aksiyon)
Bu yöntem katastrofik (felaket tellallığı) düşüncelerden, net-aksiyon alabileceğiniz bir basamağa geçmenize yardımcı olur. O yüzden çok faydalı bir yöntem olduğunu düşünüyorum.
Özet Olarak
Bu yazımda katastrofik (felaket tellallığı) düşünce yapısından kurtulmak için size farkındalık yaratacak bir bakış açısı ve bir de yöntem sundum. İlkinde endişelerinizin size mi ait yoksa başkalarından ödünç mü alınmış olduğuna bir bakmanızı önerdim. Bu durumda kendinize ait olmayan bir endişenin farkında olursanız ve bundan kurtulmanızın çok daha kolay olacağını düşünüyorum.
İkinci önerim ise katastrofik düşünceden kurtulmanın dört adımlık yöntemi. Kendinize koçluk ile yapabileceğiniz bir yöntem.
Şimdi sizi katastrofik düşünceye sürükleyen örnekleri, durumları düşünmenizi ve bunu yazmanızı rica ediyorum. Bunu yaparken tetikleyicileri de not alabilirsiniz, bunlar sizin endişeleriniz mi yoksa başkasından mı ödünç aldınız? Son olarak da dört basamaklı yöntemi denemenizi sizden istiyorum. Arzu ederseniz sonuçları benimle de paylaşebilirsiniz. Beraber bakalım sizde bunlar nasıl çalışıyor. Bana e-posta yollamanız ya da iletişim formunu doldurmanız yeterli.
Rezilyant kalın,
Çiğdem Görener
https://www.instagram.com/rezilyans.turkiye/